Batarya Enerji Depolama Sistemleri ve Enerji Dönüşümü
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, “Türkiye için Batarya Enerji Depolama Seçenekleri” raporunu yayınladı. Bu rapora göre, batarya enerji depolama sistemleri, elektrik sistemine esneklik sağlayarak rüzgar ve güneş enerjisi kaynaklarının şebekeye entegrasyonunu hızlandırabilir ve enerji ithalatını ve karbon emisyonunu azaltabilir.
Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Potansiyeli
Batarya Enerji Depolama Sistemlerinin Etkisi
Analizler, önümüzdeki 10 yılda kurulacak 7,2 GW/28,8 GWh’lik batarya enerji depolama sistemiyle doğal gaz tüketiminin yaklaşık 11,7 TWh azaltılabileceğini gösteriyor. Bu sayede 369 milyon dolarlık doğal gaz ithalatı engellenebilirken, 2,3 milyon ton karbon emisyonu azaltımı sağlanabilir. Türkiye’nin batarya enerji depolama sistemlerinden azami fayda sağlayabilmesi için, bataryaların hizmet edecekleri alanlara yönelik en uygun teknoloji ve sistemsel konumların belirlendiği bir yol haritasına ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
Enerji Dönüşümü ve Gelecek Projeksiyonları
Yenilikçi Teknolojilerin Rolü
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, enerji dönüşümünün yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, elektrifikasyon ve yenilikçi teknolojilerle sağlanabileceğini vurguladı. Güllü, batarya enerji depolama sistemlerinin elektrik sistemine esneklik sağlayarak rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin şebekeye entegrasyonunu hızlandırdığını ve karbon emisyonlarının azaltılmasında önemli bir rol oynadığını belirtti.
Yenilenebilir Enerji Kesintileri ve Batarya Depolama
Kesintilerin Önlenmesi
Raporda, 2035 yılına kadar kurulacak 7,2 GW/28,8 GWh kapasiteli batarya enerji depolama sistemlerinin, yenilenebilir enerji kesintilerini en aza indirme amacıyla çalıştırıldığında, toplam 6,9 TWh yenilenebilir enerji kesintisinin önlenebileceği hesaplanıyor. Böylece doğal gaz tüketimi 11,7 TWh azalabilir ve 369 milyon dolarlık doğal gaz ithalatı engellenebilirken, 2,3 milyon ton karbon emisyonu azaltılabilir.
Türkiye’nin Enerji Depolama İhtiyacı
BEDS Piyasa Hacmi ve Gelecek İhtiyaçlar
Rapora göre, 2023 yılında elektrik sektöründe kullanılan bataryaların piyasa hacmi yaklaşık 40 milyar dolardır ve bu hacmin yüzde 90’ını Çin, AB ve ABD oluşturmaktadır. Türkiye’de ise henüz şebeke ölçeğinde kurulu bir batarya enerji depolama tesisi bulunmuyor. SHURA Net Sıfır (NZ2053) senaryosuna göre, Türkiye’nin 2053 yılına kadar 30 GW/120 GWh’lik batarya enerji depolama kapasitesine ihtiyaç duyacağı belirtiliyor.
Yatırımcılar ve Depolama Kapasitesi
Mevzuat Değişiklikleri ve Yatırım İhtiyaçları
Depolama tesisi kuran yatırımcılara yenilenebilir enerji santrali kurma hakkı tanıyan mevzuat değişikliğiyle birlikte, Haziran 2024 itibarıyla ön lisanslı depolama kapasitesi başvuruları 32 GW seviyesine ulaştı. Raporda, bu sayede Türkiye’nin depolama kapasitesinin yenilenebilir enerji santrallerine entegre olarak artacağı vurgulanıyor.
Batarya Teknolojileri ve Tercihler
LFP Bataryaların Üstünlüğü
Dünyada en çok tercih edilen batarya teknolojileri arasında lityum-iyon batarya çeşitleri olan lityum-demir-fosfat (LFP) ve lityum-nikel-manganez-kobalt-oksit (NMC) öne çıkıyor. 2023 yılında kurulmuş yeni batarya kapasitesinin yüzde 80’ini LFP tipi bataryalar oluşturdu. Türkiye için de LFP batarya teknolojisinin şebeke ölçekli kurulumlar için en uygun seçeneklerden biri olduğu belirtiliyor.
Küresel Batarya Depolama Sistemleri
Uluslararası Veriler ve Türkiye’nin Hedefleri
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) analizlerine göre, 2023 yılında elektrik sektöründe kullanılan bataryaların piyasa hacmi yaklaşık 40 milyar dolar oldu. Çin, küresel batarya kurulum dağılımında yüzde 55 ile lider konumda bulunuyor ve 2023 yılında şebekesine toplam 23 GW gücünde batarya ekledi. ABD, 2023 yılında toplam 8 GW kapasiteli batarya kurulumunu gerçekleştirdi. AB’de ise 2023 yılı enerji depolama kapasitesi yaklaşık 6 GW seviyesinde gerçekleşti ve 2030 hedefi 45 GW olarak belirlendi.
Sonuç ve Öneriler
Batarya Enerji Depolama Politikaları
Türkiye’de batarya enerji depolama politikalarının, depolama tesislerinin kurulum amacına, teknolojisine ve lokasyonuna yönelik bütüncül olarak ele alınması ve ikincil mevzuatlarla uygulamaların hayata geçirilmesi öneriliyor. Mevcut tarifelere göre, depolama tesislerinin hem enerji alımlarında hem de enerji verişlerinde iletim/dağıtım bedeli ödediği belirtilerek, tesislerin ülke ekonomisine faydası düşünülerek yeni bir kullanım tarifesinin oluşturulması ve çifte vergilendirmeden kaçınılması tavsiye ediliyor.