Türkiye’nin hidrojen stratejisi oluşturmasının, karbon ayak izini azaltmak için önemli olacağına dikkat çeken Prof. Dr. Gökalp’e göre, hidrojen üretiminde güvenliğin ve sürdürülebilirliğin ön planda olması gerekiyor.
14.Energy is Future (EIF) – Dünya Enerji Kongresi ve Fuarı 13-15 Ekim tarihleri arasında, Antalya’da gerçekleştirildi.
Kongrenin, “Dünyanın Geleceği Hidrojen Enerjisi” başlıklı oturumunda konuşmacı olan, ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Gökalp, Temiz Enerji Haber Portalı’na yaptığı açıklamada, hidrojenin Türkiye’nin sürdürülebilir ve bağımsız enerji stratejisindeki rolünü değerlendirdi.
Hidrojenin döngüsel bir sistemle üretilebilmesinin yanı sıra bölgesel ve yerel uygulanabilirliğinin de önemli olduğuna dikkat çeken Gökalp’e göre, hidrojene çeşitli kaynaklardan ulaşmak mümkün.
“Güvenli bir hidrojen stratejisi oluşturmalıyız”
Doğal gaz ithalatının Türkiye için önemli bir dış ticaret açığı unsuru olduğunu vurgulayan Gökalp,
“Dolayısıyla doğal gaz ithal ikamesi Türkiye için önemlidir. Böylesi bir stratejinin Türkiye’nin karbon ayak izini azaltmasına da katkısı olmalı. Elbette kaş yaparken göz çıkarmamaya dikkat edilmeli. Yani hidrojenleneceğiz diye daha güvensiz bir sistem oluşturulmamalı. Kısacası Türkiye’nin doğal gaz ithalatını ve karbon ayak izini azaltacak, güvenli bir hidrojen stratejisi oluşturmalıyız. ” ifadelerini kullandı.
Hidrojen teknolojilerinde de dışa bağımlılığın azaltılması gerektiğini belirten Gökalp ”Hidrojen üretiminde çevre ve atık sorunlarına yol açmadan, sürdürülebilir enerji ve ekonomiyi hedefleyen bütünsel bir yaklaşım geliştirilmesi gerekiyor.” dedi.
Gökalp, hidrojen alanında yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
- Ulusal Hidrojen Ajansı kurulmalı
- Hidrojen teknolojilerinin geliştirilmesi için kurumlar görevlendirilmeli,
- Yerlilik oranlarının artırılması için destekler oluşturulmalı,
- Hidrojenin dağıtım/iletim ve depolanması için alt yapı oluşturulmalı,
- Savunma sanayi ürünlerinde hidrojen teknolojileri önceliklendirilmeli.